Kolorektal kanserler nedir?
Sindirim sisteminin kalın bağırsak denen kısmını kolon ve rektum oluşturur. oluşturur. İnce bağırsaktan itibaren sırasıyla çıkan (sağ) kolon, transvers kolon, inen (sol) kolon, rektumla birleşim yeri sigmoid kolon ve son 20 cm’lik kısmı rektum olarak adlandırılır. Toplam uzunluğu yaklaşık 1,5 metredir. İnce bağırsaktan gelen sindirilmiş gıdalar kolona ulaşır, mineral ve su besinlerden geri emilir. Geri kalan gaita (dışkı) anüsten atılmak üzere rektumda depolanır. Bu bölgede görülen kanserlere “kolorektal kanserler” denir. Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre ülkemizde en sık görülen ilk 5 kanser arasında yer almaktadır. En sık 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Kadın ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Kanser hücreleri organın iç yüzeyini döşeyen hücrelerden kaynaklanır ve yakın komşuluğunda bulunan lenf bezlerine yayılım gösterebilir. Hastalığın ilerlediği durumlarda başta karaciğer olmak üzere karın zarı, akciğer ve diğer organlara yayılabilir. Bu yüzden erken tanı tüm diğer kanser türlerinde olduğu gibi çok önemlidir.
Kolorektal kanserler için risk faktörleri nelerdir?
Kolorektal kanserler için en önemli risk risk faktörleri; ileri yaş, sigara kullanımı, lifli diyetten fakir beslenme, ailede kolorektal kanser öyküsü olması, polip gelişimi ve iltihaplı (inflamatuar) barsak hastalığı olmasıdır. Genetik yatkınlık oluşu, meme, rahim ve yumurtalık kanseri olması, daha önce kolorektal kanser tanısı almış olmak diğer risk faktörleridir.
Kolorektal kanserlerde belirtiler nelerdir?
Belirtiler hastalığın varlığından çok neden olduğu diğer bulgulardan kaynaklanır. Bağırsak alışkanlığında değişiklik hastaların çok büyük çoğunluğunda mevcuttur. Kabızlık ve takip eden ishal atakları, dışkılama sonrası bağırsakta tam boşalmama hissi, normalde olduğundan daha ince dışkılama, gaz, kramp ve şişkinlik hastalar için bağırsak alışkanlığının değiştiğini gösterir. Son 3 ay içerisinde istemsiz kilo kaybı olması kanserin genel bulguları arasındadır. Kanserin yerleşim yerine göre; sağ kolonda bulunan kanserler dışkıda fark edilmeyen gizli kanama nedeniyle anemi (kansızlık) ile kendilerini gösterirler. Anemi sonucu erken yorulma, halsizlik, nefes darlığı ve çarpıntı görülür. Sol kolon ve rektum yerleşimli kanserler gaitada parlak veya koyu kırmızı kanama, gaitanın normalden daha ince olması, sol kolonun dar olması nedeniyle bağırsak tıkanıklıklarının gelişmesi ve dışkılama sonrası tam boşalmama hissi ile bulgu verirler. Rektal kanama veya anemi bulgusu olan hastaların uzman hekim tarafından ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi önerilmektedir. Yerleşim yerinden bağımsız olarak hastalığın ilerlediği olgularda bağırsak tıkanıklığına bağlı olarak bulantı, kusma, şişkinlik, karın ağrısı, gaz ve gaita çıkaramama görülür.
Kolorektal kanserlerde tedaviler nedir?
Tedavi hastalığın evresine göre belirlenmektedir. Erken evre veya obstrüksiyon (tıkanıklık), kontrol edilemeyen kanama gibi komplikasyonların geliştiği durumlarda öncelikli olarak cerrahi tedavi önerilmektedir. Uzak organ metastazı (yayılımı) yapmış ileri evre hastalıkta ise öncelikli olarak kemoterapi ve radyoterapi uygulandıktan sonra cerrahi tedavi uygulanması önerilir. Bu noktada asıl önemli olan hastalığın yerleşim yeri, hastanın genel durumu ve hastalığın tanı anındaki evresidir.
Cerrahi tedavi sonrası uygulanan sistemik kemoterapi ve gerekli ise bölgesel radyoterapi ile erken evre kolorektal kanserlerin hastalıksız yaşam süresini olumlu yönde etkilemektedir. Karaciğer ve akciğer gibi uzak metastazlara yönelik cerrahi veya ablasyon (yakma) tekniklerinin kullanımı ile başarılı sonuçlar elde edildiğini gösteren çalışmalar günümüzde bildirilmektedir. Uygulanan tedavi seçenekleri hastalığın evresine göre değişken sonuçlar vermekle beraber her kanser hastalığında olduğu gibi kolorektal kanserlerde de erken tanı ile tedavi şansı çok fazladır. Bu nedenle hastalığın belirti ve bulgularının yeterince bilinmesi ve uzman hekim kontrolünde olmak önemlidir.
Comentarios