UMBİLİKAL HERNİ
Göbek deliği, gebelikte anne ile fetus arasındaki kan damarlarının geçtiği ve doğumdan sonra kendiliğinden kapanan bir yapıdır. Sağlıklı insanlarda doğumdan sonra ilk 2 yıl içerisinde karın ön duvarı kaslarının kaynaşması ile kendiliğinden kapanır ve tüm yaşantı boyunca sadece bir çukur olarak kalır. Bu açıklığın kendiliğinden kapanmadığı durumlarda, özellikle çocukluk çağında, incebarsaklar, karın içi yağ dokusu veya karın ön duvarında bulunan yağ dokusunun bir kese içerisinde göbek deliğinden cilt altına doğru yer değiştirmesi sonucu göbek (umbilikal) fıtıkları oluşur (Şekil 4). Çoğunlukla çocukluk çağında görülmesine rağmen erişkin yaşantıda da görülmektedir. Erişkin yaşantıda karın içi basıncın arttığı durumlar (kronik öksürük, kronik kabızlık, karın içi assit birikimi), ağır fiziksel aktivite ve bağ dokusu hastalıklarının bulunması durumunda göbek fıtığı gelişebilmektedir. Sigara ve obezite göbek fıtığı gelişmesi açısından risk faktörü olarak kabul edilir.
Hastalarda başvuru anında göbek deliğinde dışarıdan fark edilen şişlik mevcuttur. Başlangıç aşamasında oldukça küçük olması nedeniyle fizik muayene ile tespit edilemeyebilir ve bu aşamada sadece karın ön duvarında bulunan yağ dokusunun kese içerisinde fıtıklaşması söz konusudur. Hastalarda dokunma ile belirgin bir ağrı olabilir. Kronik öksürük, kabızlık veya karın içi assit birikiminin olduğu durumlarda fıtık kesesi büyümeye devam eder ve kese içerisine barsak segmentleri girmeye başlar. Bu aşamada hasta dıştan bakı ile fıtık kesesini fark eder ve fizik muayenede kendiliğinden karın içerisine giren barsak segmentleri elle hissedilebilir. İlerleyen olgularda fıtık kesesi içerisine giren barsak segmentleri karın içerisine tekrar girmeyebilir ve hastalarda ani başlangıçlı şiddetli ağrı, bulantı, kusma, gaz-gaita çıkaramama şikayetleri görülür. Bu hastalara boğulmuş (inkansere) fıtık nedeniyle acil cerrahi girişim gerekmektedir ve hayatı tehdit edici boyutta olabilir. Bu tablo kasık fıtıklarına göre daha az görülmektedir. Tanı fizik muayene ve ultrasonografi ile konulabilir.
Tedavi kasık fıtıklarında olduğu gibi tanı sonrasında cerrahi müdahaledir. Genellikle 2 cm'den küçük fıtıklarda fıtık kesesinin çıkarılması ve karın duvarının basit yöntemle kapatılması yeterlidir. 2 cm'den büyük fıtıklarda ise tekrarlama riskini en aza indirgemek için yama kullanılması gerekmektedir. Basit göbek fıtıkları kısmi (spinal) anestezi altında, ilerlemiş büyük göbek fıtıkları ise genel anestezi altında ameliyat edilmektedir. Fıtığın büyüklüğüne göre açık veya kapalı (laparoskopik) cerrahi seçenekleri tercih edilebilir. Ameliyat sonrası dönemde fıtığın büyüklüğüne ve hastanın genel durumuna göre hastanede kalış süresi ortalama bir veya iki gündür.
Kasık fıtıklarında olduğu gibi ilk bir ay aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılmak haricinde ek bir kısıtlama uygulanmaz ve hastalar günlük yaşantılarına ilk bir hafta içerisinde dönebilmektedir. İlerlemiş göbek fıtıklarında hastalığın tekrarlamasını engellemek ve karın ön duvarına destek olması için ameliyat sonrası ilk üç ay karın korseleri önerilebilir. Göbek fıtıklarında ameliyat sonrasında en önemli risk hastalığın tekrarlamasıdır. Deneyimli merkezlerde ameliyat sonrası hastalığın tekrarlama olasılığı oldukça düşüktür.
İNSİZYONEL HERNİ:
Ameliyat yeri fıtıkları (insizyonel herni), karın ameliyatlarında kesilen karın kaslarının tam olarak iyileşmemesi sonucu oluşan fıtıklardır. Karın içi ameliyatlardan sonra yara yerinde gelişen kan birikmesi (hematom), enfeksiyon veya sıvı birikmesi (seroma) sonucu karın kaslarının tam olarak kaynamaması nedeniyle oluşur. Hastanın yara iyileşmesini geciktirici hastalığının bulunması veya acil karın cerrahisi geçirmiş olması risk faktörüdür. Temel belirti ameliyat sonrası kesi yerinde bulunan şişlik ve fıtıklaşma belirtisidir. Herhangi bir nedenle karın içi ameliyat geçiren hastalarda %12-15 oranında ameliyat yeri fıtığı görülebilir. Tanı sonrasında hastalara cerrahi tedavi önerilmektedir.
Geleneksel tedavi yöntemi açık cerrahi ile fıtık kesesinin serbestlenmesi, karın kaslarının tekrar kapatılması ve yama ile desteklenmesi şeklindedir. Uygun hastalarda bu işlem kapalı (laparoskopik) olarak da yine yama ile başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Ameliyat yeri fıtıklarının onarımında temel prensip gerilimsiz ve hastanın anatomik yapısına uygun bir yaklaşımın seçilmesidir. Bu hastalarda fıtık onarımı sonrasında tekrarlama riski diğer fıtık çeşitlerine göre daha yüksektir. Yine de deneyimli merkezlerde hastalığın tekrarlama olasılığı oldukça düşüktür.